Kırışıklık ve Sarkma

Cildimizdeki tüm katmanlar, derinin yaşlanma sürecini belirleyen zamansal veya çevresel bir takım hasarlara maruz kalarak, zaman içerisinde cilt yüzeyinde iz ve gölgeler şeklinde kendini belli eden bir dizi değişim geçirir. Yapısı bozulan deri yüzeyinde, tekrar eden kas hareketlerine bağlı olarak mimik çizgileri yerleşmeye başlar. Yüz kaslarını kullanma alışkanlıklarımız ile simetrik grup kaslarının farklı oranlarda ve fazla çalışması, yüz şeklinde ve mimik çizgilerinde farklılıklara sebep olur. Çok güçlenen kaslara, kasın hareket yönlerinde derin çizgiler eşlik eder.

Kas hareketlerini güçlendiren ve kemik yapısını koruyan, yüz liftingini sağlayan yağ yastıkları ise, zamanla azalma, artma veya yer değiştirme eğilimindedir. Azalan yağ yastıkları, yüzü yukarı çeken kas grubunun hareket gücünün azalmasına ve yüzün sarkmasına neden olur. Orta yüz derin kas gruplarındaki kayıplar ise yüzümüzde derin oluklar oluşmasına ve orta yüz derimizin sarkmasına sebep olur.

Kemik yapımız ise, hem geri hem de merkeze doğru çekilme eğilimindedir. Kemik dokusundaki bu kayıp, yalnızca deride değil, yüzün tüm katmanlarında önemli bir sarkmaya neden olur. Bu sarkma sonucunda cilt yüzeyinde derin çizgiler ve oluklar gelişir.

Çevresel hasarlara baktığımızda; Güneşten alınan ultraviole ışıklar, deri içinde belli oranlarda kullanılır. Fazlası ise serbest radikallere, yani temas ettiği dokuda yıkım oluşturan atıklara dönüşmektedir. Diğer yandan hava kirliliği gibi dışarıdan alınan veya sigara kullanımı, şeker tüketimi gibi etkenlerle içerden oluşan serbest radikaller vücutta birikerek;
- Kollajen yapımızda kopmalar ile kırışıklıklara,
- Melonosit dediğimiz renk hücrelerimizde yapısal bozukluklar ile lekelere,
- Keratonistlerde DNA kırılmaları ile deri tümörlerine neden olur.

Tedavide;
- Oluşan çizgilerin yerleşmesini engellemek için Botulinum Toksin uygulamaları;
- Yağ yastıkları ve kemik dokusunda oluşan kayıpları yerine koymada dolgu maddeleri;
- Derinin zaman ve serbest radikallerle oluşan hasarlarının iyileştirilmesinde lazer ve intradermal uygulamalar sıklıkla tercih edilmektedir.